FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın canlı yayın konuğu olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Küçükkaya'nın güncel ve siyasal gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı.
"Ortada bir şey yokken 17/25'e gönderme yaptı Sayın Soylu. Bakanların çocuklarının aldıkları rüşvetin para sayma makinalarını gündeme getirdi" diyen Kılıçdaroğlu, "Yani Erdoğan'a, 'Ben 10 bin dolar rüşvet alanı biliyorum. Bana bir şey olursa azdan az, çoktan çok gider' diyor. Yani asıl senden gider diyor" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
‘Biz Marmara'yı bu hale getirdik’
-
“Keşke olay bu noktaya gelmeseydi. Dünyanın sadece bizde olan bir iç denizi, buranın gözümüz gibi korunması lazım. Biz Marmara'yı bu hale getirdik. El birliğiyle biz bu işi nasıl temizleriz diye uğraşıyorlar. Ama Allah aşkına şu Ergene Nehri'nin doğduğu kaynağa bakıyorsunuz, denize aktığı yere bakıyorsunuz. Biri bembeyaz biri simsiyah. Belediye başkanlarımız hazır. Üzerine düşen görevleri yapmaya hazırlar. Yeter ki merkezle yerel arasında samimi işbirliği kurulsun.
‘O şirketlerin paralarını asla ödemeyeceğiz’
-
Eğer Kanal İstanbul'a herhangi bir ülke kredi verirse iktidara geldiğimizde biz o projeyi durduracağız, o ülkeyle de aramıza mesafe koyacağız. O şirketlerin asla paralarını ödemeyeceğiz. Çünkü Türkiye'ye hiç kimsenin ihanet etmeye hakkı yoktur. Ne demek Kanal İstanbul? Ama onlar kafaya takmışlar, yapacaklar. İstanbul'u rant alanına dönüştürmek istiyorlar. Kanal İstanbul'dan hükümetin ne kazancı olacak? Stratejik olarak ne kazancı olacak onu da bilmiyoruz. Olsa zaten Erdoğan ballandıra ballandıra bunu anlatır. Etrafında binalar olacak.
-
Türkiye yönetilmiyor. Türkiye savruluyor. Kimin ne yaptığı belli değil. Akdeniz'de bizim bir gemimize arama yapılacaktı. 4 saat Erdoğan'a kimse ulaşamıyor. 5 saat geçiyor, ya savaş olsaydı ne olacaktı? Çünkü Dışişleri Bakanlığı devre dışı bırakılmış. İbrahim Kalın da konuşuyor. Niye Dışişleri Sözcüsü yok. Milli Savunma Bakanı da dış politikada aktif geziyor. Sistemde bir sorun değil çok sorun var. Bütün yetkilerin bir kişiye bağlanması. Resmi Gazete'yi bile doğru dürüst çıkaramadı.
‘Gideceğiz seçime; bu sonbaharda, ne zaman olursa’
-
Mafyanın Cumhur İttifakı'nın üçüncü ortağı olduğu kapalıydı, açıkça ortaya çıktı. Gideceğiz seçime. Vatandaşın hakemliği son derece önemlidir. Bu sonbaharda, ne zaman olursa. Geciktiğimiz her gün maliyet artıyor. Topluma maliyeti artıyor. Belki vatandaş diyecek ki 128 milyar doları götürmüşler ama bir 128 milyar dolar daha götürsünler deyip oy verecek. Merkez Bankası'nın şu anda net rezervi eksi 47 milyar 600 milyon dolar. Merkez Bankası'nda 1 cent dahi yok. Bu para dışarıdan alınıp getirilip kasasına konan para. 47 milyar 600 milyon dolar var ama başkasının parası. İktidar değişecek. Ben bu ülkede yaşayan insanların ferasetine inanıyorum. Siyaset kirlilikten arınacak, temiz bir siyasetle yolumuza devam edeceğiz. Bir sürü paket açıkladılar hiçbirisi olmadı. Parlamentoya gelmiyor bunlar.
‘Savcı harekete geçse pislikler ortaya çıkacak’
-
Sedat Peker yer altı dünyasının aktörlerinden birisi. Bunların bir kısmı zaten daha önce ifade edilmişti. Parlamento tutanaklarına geçmişti ama bunlar iktidar partisi bunu muhalefetin suçlaması olarak sundu, böyle bir şey yoktur dedi ama şimdi işin içinde olan bir kişi açıkladı. O kadar rahattı ki. ‘Erdoğan'ın dağıttığı kahveleri ben verdim’ dedi. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, parasını partinin ödemediği bir kahveyi alır dağıtırsa ne olur? Savcı yukarıdan talimat gelmediği için harekete geçmiyor. Savcı harekete geçse pislikler ortaya çıkacak. Savcı talimat olmaksızın doğrudan doğruya soruşturma açması lazım.
-
Verdiğimiz önergeler reddedildi. Araştırmayın, soruşturmayın demektir bu. Olayın içinde olan kişi anlatıyor. Yer veriyor, isim, zaman veriyor. Her şeyi veriyor. Bunlar oldu diyor. Bakıyorsunuz, zaten bunlar doğru. Eğer suçluysak içinizde en az suçlu olan benim diyor. Cumhur İttifakı'na bakar mısınız? Tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan 128 milyar doları buharlaştırdı bunlar. Devlet dediğimiz kurumun saydam olması lazım. Vatandaştan vergi alıyorsunuz. Vergiyi nereye harcadığınızı açıklayacaksınız. O da yok.
‘Bu siyasetçinin kim olduğunu herkes biliyor’
-
İçişleri Bakanı kalktı bir açıklama yaptı. Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para veriliyor dedi. Yani rüşvet. Bir siyasetçiye, yer altı dünyasının bir aktörü neden her ay para versin. Bu siyasetçiyi biliyoruz, gazeteler yazıyor. Erdoğan'ın sesi çıkıyor mu? Bu siyasetçinin AKP MKYK'nın üyesi olduğunu da herkes biliyor.
-
Peker, şunu söyler bunu söyler. Bu iddiayı yapan İçişleri Bakanı. Emniyet İstihbarat, Jandarma İstihbarat ona bağlı. Devletin televizyonunda bunu söylüyor. Bunu saklamak suç ama saklıyor.
‘’Bana bir şey olursa azdan az, çoktan çok gider’ diyor’
-
Ortada bir şey yokken 17/25'e gönderme yaptı Sayın Soylu. Bakanların çocuklarının aldıkları rüşvetin para sayma makinalarını gündeme getirdi. Yani Erdoğan'a diyor ki ‘Ben 10 bin dolar rüşvet alanı biliyorum. Bana bir şey olursa azdan az, çoktan çok gider’ diyor. Yani asıl senden gider diyor.
-
Savcı harekete geçmedi. Soylu'yu çağırıp da Erdoğan ‘Sen çok ciddi bir iddiada bulunuyorsun, bu kişi kim? Bana söyle. Erdoğan Soylu'yu çağırmadı. Çağıramaz ve konuşamaz. Rüşvet alan bir kişiyi büyükelçi yapan bir kişi. Onu da başka bir yere atayacak. Gönderdiği talimat ‘Asla bu konularda konuşmayacaksınız’.