CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında konuşuyor.
Toplantıya, İkizdere'de taş ocağı yapılmasına karşı çıkan kadınlar da katıldı. Konuşmasına İkizdere'den gelen kadınları selamlayarak başlayan Kılıçdaroğlu, "Mantığı talan olan bir siyasi anlayış her türlü zorluğu çıkarıyor. Neredeyse bir ordu görevlendirecekler. Kadınlar. Siz yeri geldiğinde bir orduyu da dağıtırsınız. Ben buna da inanıyorum" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
- Perşembe günü Isparta ve Burdur'daydık. Gezdik, vatandaşlarla konuştuk, sabahın beşinde gül toplamaya gittim. Oradaki kadınlar bazı sorunları aktardılar, onların sorunlarını bir şekilde çözmek bizim boynumuzun borcudur. Isparta gül merkezi, Isparta'nın korunması lazım. Isparta'nın aynı zamanda gül sektörünün merkezi olması dışında o merkezin büyütülmesi lazım. Altından daha değerli ama değerini ne hikmetse siyasetçi bir türlü kavrayamadı. Ne istiyorsunuz döviz yok şu yok bu yok. Topraktan üretiyor ve büyük bir kısmını ihraç ediyor ve ülkesine döviz getiriyor. Kendi ülkesine döviz getiren bir tarım alanı bu. Taban fiyatın en az 7.5 lira olması lazım.
- Bugünlerde tartışılan çay ve fındık var. Karadeniz'de bölge halkının gelir düzeyinin yükselmesi, bu iki ürüne verilecek taban fiyatının yükselmesine bağlı. Ya bir yükseltin, devlet bu konuda destek olsun diye ortaya çıktılar. Polisler ellerinde coplar, en sert şekilde müdahale etti. Çay üreticisi çıkmış hakkını istiyor. Hak istemenin suç olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Rizeli kardeşlerim, Artvinli kardeşlerim, yıllardır hakkınız verilmiyor. Oy verdiğiniz parti, AK Parti, Türkiye'ye yıllardır dışarıdan çay getiriyor. Kaçak çay mı diyorsunuz, her yerde kaçak çay. Biz çay ithalatını kesinlikle yasaklayacağız. Kaçak çayı da meydana koyup, dibine kibriti vereceğiz ve yakacağız.
- Normalleşme başladı. Açıldı ama, birkaç noktada iktidarın dikkatini çekmek de bizim görevimiz. İş yerlerini açtınız, iş yeri sahibi ve orada çalışanların aşı olması lazım. Bu olduğu takdirde daha sağlıklı bir süreç işlemiş olur. İcra daireleri bir süre bırakın arkadaşlar ya, adam bir nefes alsın. Zaten parası olsa krallar gibi yaşayacak, parası yok. Bırakın gelir elde etsin. Esnaf bir nefes alsın.
- Her ulus, her millet kendi tarihine saygı duyar. Kendi tarihi içindeki acı olayları da, sevineceği olayları da hafızasında tutar. Ama devlete büyük hizmetler vermiş kişileri hep saygıyla anar. Bu işin partisi olmaz. Devlete hizmet etmiş, alın teri akıtmış, aramızdan ayrılan insanlara söz edeceksek saygıdan, sevgiden söz etmeliyiz. Ayasofya Camii'ni açtılar, güzel. Değerli arkadaşlarım, camide görev yapan imamların sevgiyi, saygıyı anlatması lazım. Biz nasıl tarihimize saygılıysak, camilerde görev yapan imamların da tarihlerine saygılı olması lazım. Hele hele Müslümanların öngördüğü sevgiyi, saygıyı, barışı asla unutmamaları gerekir. Ya arkadaş sen Yunus Emre'yi de mi bilmiyorsun ya? Kinden, öfkeden beslenen bir din insanı olmaz.
- Ayasofya'yı açtınız da, Atatürk'e hakaret etmek için mi açtınız? Atatürk hayatını bu millet için verdi. O meczup acaba İstanbul'un işgalini biliyor mu? Bir dönem işgal altında olduğunu biliyor mu? Değerli arkadaşlarım, o meczup acaba Mustafa Kemal Atatürk, Dolmabahçe önünde 'Geldikleri gibi gidecekler' dediğini biliyor mu? Bütün imam kardeşlerime saygım var, toplumun onlara ihtiyaçları vardır. Ama hangi eksen üzerinde? Sevgi, barış ekseni üzerinde. Sadece insan sevgisi değil, doğa sevgisini de onlar topluma anlatmalı. Bu meczup kişi acaba Sütçü İmam'ı biliyor mu? Sütçü İmam'ın ne söylediğini biliyor mu? 'Her kim ki Mustafa Kemâl Paşa ve Kuva-yi Milliye aleyhinde fetva verip düşmanlık yapar, bilin ki onların damarlarında kâfir kanı akar.'
- Bugün Sayın Bahçeli de bu konuda konuşmuş, Bahçeli'nin Mustafa Kemal Atatürk'e sahip çıkması eyvallah, başımızın üstüne. Bu meczup bu konuşmayı kimin önünde yapıyor? Bir Allah'ın kulu 'Bunu konuşamazsın' dedi mi? Bahçeli'ye soruyorum, sen kime kızıyorsun? Bunu orada görevlendiren kim? Bahçeli 'Atatürk bizim kırmızı çizgimiz' diyor. Ama o çizgi biraz uzayıp saraya doğru yaklaştığında renk değiştiriyor.
- TÜİK, Türkiye'nin ilk çeyrekte yüzde 7 büyüdüğünü açıkladı. En büyük yalanları söyleyen kurum aslında. Enflasyon onlara göre neredeyse hiç yok. Çiftçiye sordum, gelirin arttı mı? 'Perişan vaziyetteyiz' dedi.
- Saray beslemeleri, onlar yüzde 7, yüzde 40 zaten büyüdü. Eskiden bir maaş alanlar, şimdi dört-beş maaş alıyor.
- 27 Mayıs'ta Yassıada'da toplantı yaptı. İnönü'nün bir anlatımından söz ediyor, Meclis tutanaklarına baktık böyle bir konuşma yok. Peki Meclis'te konuşmamıştır da dışarıda konuşmuştur. Böyle bir konuşma hiç olmamış. Ya Erdoğan, bu kadar yalan söylerken senin yüzün hiç kızarmıyor mu?
- 300 euro'luk sabah kahvaltısı devletin cebinden ödendi mi, ödenmedi mi. Finlandiya polisi bunu araştırıyor. Peki biz? 1 dolar değil, 50 dolar değil, 3 milyon dolar değil, 100 milyon dolar değil, 128 milyar doları sorduk. Tık yok.
- Türkiye Cumhuriyeti suçlular tarafından yönetiliyor. Erdoğan bir dava daha açmazsan namertsin, mahkemede ispat edeceğim.
- Soylu'ya bakanlığı kim verdi? Erdoğan verdi. Peki 10 bin dolar rüşvet verildiğini TV'de açıklarken Erdoğan duydu mu? Duydu. Ayrıca şunu da sorması lazım; bir siyasetçinin her ay 10 bin dolar aldığını söyledin, eskiden İçişleri Bakanlarının çocuklarının evlerinde para sayma makineleri vardı dedin. 17-25'le ilgili mesaj mı vermek istiyorsun? Erdoğan, Soylu'ya sahip çıkmak zorunda. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Siz Türkiye'yi yer altı çetelerine teslim ederseniz böyle bir tablo çıkar ortaya.
- Birileri çetelerden ayda 10 bin dolar alırken, iktidar da bunun üzerine yürümezken, siz önümüzdeki süreçte ne yapacaksınız? Yeter artık diyecek misiniz?
- Böyle bir tablo yakışıyor mu ya? Memleketi bu hale kim getirdi.