İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) bağlı 30 yıllık İstanbul Vakfı tarafından 2020 yılında düzenlenen kurban bağışı kampanyasına gerekli izni vermiş ve toplanan yaklaşık 12 milyon liralık bağış sayesinde 132 bin 50 aileye 1 kilogramlık konserveler halinde kurban eti dağıtılmıştı.
8 bin 246 hayırseverin katıldığı kampanyada, bin 178 büyükbaş hayvan kesilmişti. İstanbul Vakfı bu yıl da 'Kurban Bağışı Kampanyası' düzenlemek üzere izin almak için 27 Nisan'da İstanbul Valiliği'ne başvurdu.
Ancak İstanbul Valiliği 25 Haziran 2021 tarihli yazısı ile yardım toplama kampanyası başvuru talebinin uygun bulunmadığını İstanbul Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı'na bildirdi. Sözcü gazetesinden Özlem Güvemli'nin haberine göre yazıda, talebin neden uygun bulunmadığına ilişkin bir açıklama yer almadı, sadece 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu'nun maddelerine atıf yapıldı.
'2 ay bekletildik, izin çıkmadı'
Kararı sosyal medya hesabından bir video paylaşarak duyuran İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "132 bin aileye bu kötülüğü neden yapıyorsunuz? Aklını, vicdanını, insanlığını yitirmemiş devlet görevlilerine sesleniyorum; bu yanlıştan bir an önce dönmelisiniz" mesajı ile tepki gösterdi.
Sözlerine "Bugün size, üzülerek vicdanımı sızlatan bir konudan bahsedeceğim. Son derece hassas ve ulvi bu konuda bile, kişisel ihtirasların devlet aklının önüne nasıl olup da geçtiğini inanın anlayamıyorum. Birkaç gündür çok düşündüm. Ama sizlerle paylaşmayı değerli buldum. Lütfen beni dikkatle dinleyin" diyerek başlayan İmamoğlu, geçtiğimiz yıl düzenledikleri bağış kampanyası hakkında bilgi verdi.
Tüm bağış ve dağıtım hesabının eksiksiz olarak gerekli mercilere sunulduğunu anlatan İmamoğlu "Bu Kurban Bayramı'nda da bu ulvi amaçla yola çıktık. İstanbul Vakfımız, yine devletimizden bağış toplamak için izin istedi. 27 Nisan gününden beri, tam 2 ayı aşkın süredir bekletildik ve sonunda bu hayırlı yola çıkmamız için vakfımıza izin verilmedi. ‘Hayır sen kurban bağışı toplayamazsın' denildi. Hiçbir gerekçe yok. Bu kararı aklımız da vicdanımız da anlamakta güçlük çekiyor" dedi.
İmamoğlu "İnanın, devletimizin pek çok kıymetli yöneticisinin de bizim gibi düşündüğünü biliyorum. Bir kişi hariç; o da İçişleri Bakanı" diyerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya tepki gösterdi. İmamoğlu tepkisini şöyle dile getirdi:
-
“İhtiyaç sahibi 132 bin 50 ailenin evine 1 kilogram kavurma girmesine gönlü razı olmayan, onların bayramda yüzlerinin gülmesini istemeyen 1 kişi var; o da İçişleri Bakanı. Şimdi bu tavrı anlamak mümkün mü? Geçen yıl izin verilen vakfın kusuru yok, davası yok, cezası yok. Allah aşkına neden? Bir cümle gerekçe bile yok. Ne var?
-
Sadece 1 kişinin kişisel ihtirası var. Ne yazık ki kini mi var, öfkesi mi var ya da başka bir hesabı mı var; çözemiyorum. Bu kişinin kötülük ettiği ne benim ne de İBB. Ne benim siyasi geçmişim ne partim ne başka bir şey. Kim? 132 bin 50 aileye bu kötülüğü yapıyorsunuz. Aklıma sığmıyor, inanamıyorum. Ve diyorum ki; Allah aşkına, bu ne inancımıza ne insanlığımıza ne vicdanımıza ne ahlakımıza sığar. Çok ama çok düşündürücü. Bu engellemeye rağmen yola çıkmayı istedim; istemedim değil. Sorguladım. Ama endişe duydum. Bu endişe ya da korku, kimseden değil. Bağış almaya başlayınca daha önce olduğu gibi hesapların bloke edilecek olması…
- Onunla da mücadele ederiz ama bu sefer durum farklı. Bu durumda, bağışçı vatandaşlarımız kurban ibadetlerini yerine getirememiş olabilmesi, beni çok derinden düşündürdü. Biz, inançlı insanlarız. Tam da böyle bir engele vesile olmaktan, elbette ki çok korkarız."
'Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum, gelin, inancımızın ve insanlığın yanında durun'
Kimseyle kavga etmek, dirsek savaşı vermek gibi bir derdi olmadığını tek derdinin İstanbul'a, memlekete hizmet etmek olduğunu dile getiren İmamoğlu şöyle devam etti:
-
"Derdimiz; ihtiyacı olan insanları memnun etmek. Ya burada bilek güreşi yapmayın bizimle Allah aşkına. Hala umutlu olmak istiyorum. Ve bir kişinin bu kararının gözden geçirilmesini ve devletimizin doğruyu bulmasını arzu ediyorum.
- Gelin, İçişleri Bakanı'nın 132 bin 50, belki bu sene ondan on binlerce fazla ailemizi üzecek bu kararını ortadan kaldırtın. Devletimizin bütün birimlerine, bütün kurumlarına, gerçekten vicdan sahibi bütün yöneticilerine sesleniyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum: Gelin, inancımızın ve insanlığın yanında durun. Her şeyi siyasete bir şekilde karıştırmaktan vazgeçin.”