Hindistan esir kampından Kırıkkale Karaağaç köyüne gelen o mektubun hikayesini ekranlarınıza getiriyoruz.
Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarında esir düştüler. Sevdiklerinden haber alabilmek için mektuplar yazdılar. Dönemin koşulları nedeniyle o mektuplar sahiplerine ulaşmadı. O mektuplardan birinin sahibi Hacı Dede Kuzucu'nun yazdığı mektup yıllar sonra adının verildiği torununun eline geçebildi.
"Efendim hazretleri, Üç senedir esir bulunuyorum. Şimdiye değin memleketim canibinden hiçbir mektup alamadım. Bundan dolayı tahassul eden ahvâl-i müellimemi hiçbir suretle tarif edemem. Lütfen âtideki adrese bil-müracaa pederim Süleyman Ağa’nın hayat ve mematından bir haber yetiştirmenizi kemal-i ehemmiyet ve sûzişle istirham eylerim efendim"
103 yıl sonra gelen mektup
Türk Kızılayı Osmanlıca yazılan binlerce sahipsiz mektubu Türkçeye çevirdi. Mektupları sahiplerinin yakınlarına ulaştırabilmek için çalışma başlattı.
1918'de Hindistan'da Hacı Dede Kuzucu'nun kaleme aldığı mektubu da babası Süleyman Ağa hiç göremedi.
Türk Kızılay'ın arşivinde bekleyen yaklaşık 300 bin mektuptan sadece biri Hacı Dede Kuzucu'nun mektubu. Tam 103 yıl sonra Kırıkkale'nin Karaağaç köyündeki torunlarına ulaştırıldı.
Hacı Dede Kuzucu'nun torunu Hacı Kuzucu, "Çanakkale'ye gitti dediler orada şehit kalmış. Çanakkale'de mi kaldı nerede kaldı bilmiyorum ben orasını" diyor.
Mehmet Kuzucu ise "Babamı geldiler gördüler bu mektubu size teslim edeceğiz dediler. Bize böyle bir mektubu ulaştırdılar allah razı olsun. Dedemin kendisini görmedik mezarını da bilmiyoruz" açıklamasını yaptı.
Türk Kızılay tüm mektupları sahiplerine ulaştırmayı hedefliyor.