2021-07-19 19:00:42

KURBAN ÜZERİNE BİRTAKIM DÜŞÜNCELER

Sercan Selçuk

19 Temmuz 2021, 19:00

Kurban, İslam inancı içerisinde olduğu gibi birçok inançta kadim bir ritüel olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda Kur’an, her ümmete kurban ibadetinin emredildiğini, Musa ve İbrahim’in de bu ibadeti ifa ettiklerini bize haber vermektedir.

Kişinin topluma katılmasını da sağlayan ibadetlerin bireysel ve toplumsal yönleri, birbirini besleyen ve güçlendiren mahiyet arz etmektedir. İnsana, eşyaya ve diğer varlıklara karşı sorumluluk bilincini uyandırması açısından ibadet, bir hayat tarzıdır. Aslında kurban ibadeti hayat tarzı olarak değerlendirilmeli ve o şekilde yaşanmalıdır.

Hayatı sorumluluk ilkesi üzerine kurmakla İslâm; kendine tâbi olanlara sorumlu bir hayat yaşamalarını öğütlemekte, yapılması gerekenlerin ötesinde yapılmaması gerekenleri de ibadetin mana ve mahiyetine dahil etmektedir. Kurban ibadeti, sorumluluk bilincini üst sıralara taşımayı sağlayan ibadetler arasında yer aldığı doğrultuda nitelik kazanmaktadır. Bunun nedeni kurban ibadetiyle, toplumsal bağları güçlü kılarak yaşamı bireysel düzlemden çıkarmaktır.

Amaç, kişinin bu ibadetle birlikte toplumsallaşmasını sağlamaktır. Kurbanlığın satın alımından kesimine kadar bir dizi faaliyete iştirak etmektedir. Kurbanın ifası, inanan kişinin diğer insanlarla beraber olmasını, ortak hareket etmesini ve dünyevî saydığımız bir dizi eylemin içinde yer almasını sağlama açısından, toplumsallaşmayı sağlayan güçlü bir öğedir.

Kurban sadece insanları ilgilendiren bir ibadet olmayıp beraber yaşadığımız diğer canlıları da ilgilendirmesi açısından farklılık taşımaktadır. Bu farklılık, sorumluluk bilinci yanında dinin insanda geliştirmek istediği merhamet bilinciyle de ilişkilidir. Her zaman sofralara konan ama kesildiklerinden haberdar olunmadan tüketilen besinin bir canlıya ait olduğunu kurban bayramında tekrar öğrenmemiz açısından kurban, merhamet duygusunu insanlara hatırlatan bir misyona sahiptir.

Ve Düş’ünceler

Genel çıkarımlar kurbanın anlamlandırılmasında düşünceden ziyade inanmayı baskın gören zihinlerin ortaya koyduğu, kendi açısından son derece tutarlı açıklamalardır. İnanca dayalı perspektifte kurbanın merhamet ve toplumsallaşma özelliği ağır basmaktadır. Düşünce söz konusu olduğunda da akıllara önce dinin liderleri olarak kabul edilen peygamberler gelmektedir.

Peygamberlerin çoğu bulundukları toplumla kavgaya girişmek zorunda kalmıştır. Toplumlarda önce terkedilmişler, sonra reddedilmişlerdir. Toplumlar anlatılan ahlaki ve dini öğretileri üzerine düşünmek yerine kişiye odaklanmıştır. Peygamberler bu yüzden çoğu zaman reddedilmiş, yaralanmış hatta öldürülmüştür.

Kurbanın temelindeki duruşu düşündüğümüzde, bu icraatı insanın kendi elindeki bıçakla, insanın kendi türünden uzaklaşması, kendine soyut bir yön vermeye adım atması yönünde yorumlayabiliriz. Unutmamak gerekir ki kurban ibadeti yani soy bağının karşısına inanç temelli bir anlamlandırma ilişkisi İbrahim’in oğluyla arasındaki kıssayla; bu düşle başlar. O sebeple düşünce aşamasına geçmede mihenk taşı olan düş’ün idrakine varmak gerekir.

Kurban, kişinin düşlediği tarzda verimli sonuçlara ulaşmayacak bir hayvan kesimi ve dağıtımı işlemi olarak görülürse yorumlar daima sığ ve tek düze kalacaktır.

Dış dünyaya, nesneler dünyasına bakmak o dünyaya yön vermek düş dünyasına hâkimiyetle mümkündür.

İnsanın insana kıydığı bu çağın sona ermesi için kurban, ümit verici bir nitelik taşıyabilir. Eğer ibadetin ahkâmına değil, esrarına itibar edilirse.

Ahkâmın zahiri, bir hayvanın kesilmesidir; fakat Kuran, ‘kestiğiniz hayvanların eti ve kanı semaya ulaşmayacaktır, takvaya ulaşan duyarlılığınızdır’. demektedir.

Eğer kurban, kendisine bir düş eşlik etmiyorsa; insanlığın birliğine, özgürlüğüne, kardeşliğine yol açmıyorsa bu duyarlılığı oluşturmuyorsa sadece etle kanla yapılan sosyal bir sorumluluk olarak kalır.

Ama kurbandaki asıl mesele, gönlümüzün insana hürmet için yol açacak bir duyarlılığı ortaya çıkması olmalıdır.

Cündioğlu’nun dizelerdeki soruları kendinize sormanız ümidiyle, hayırlı düş’ler; hayırlı bayramlar...

Sana “Kurbanın nedir?” diye sormuyorum ey talib, sadece rüya görüp görmediğini merak ediyorum.

Söyle, senin rüyan nedir? Hangi rüya uğruna neyi kesiyorsun? Hangi rüyanın gerçekleşmesini istiyorsun? Nasıl bir rüyanın?

Rüyan ne ki ey talib, kurbanın ne olsun?

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.